The Journey of the Magi – James Tissot
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Gece şehrin kapısından çıktı.
Mehlika Sultan’a âşık yedi genç
Kara sevdalı birer aşıktı.
Bir hayalet gibi dünya güzeli
Girdiğinden beri rüyalarına;
Hepsi meshur, o muamma güzeli
Gittiler görmeye Kaf dağlarına.
Hepsi, sırtında aba, günlerce
Gittiler içleri hicranla dolu;
Her günün ufkunu sardıkça gece
Dediler ”Belki bu son akşamdır”
Bu emel gurbetinin yoktur ucu,
Daimâ yollar uzar, kalp üzülür.
Ömrü oldukça yürür her yolcu,
Varmadan menzile bir yerde ölür.
Mehlika’nın kara sevdalıları
Vardılar çıkrığı yok bir kuyuya,
Mehlika’nın kara sevdalıları
Baktılar korkulu gözlerle suya.
Gördüler: ”Aynada bir gizli cihân..
Ufku çepçevre ölüm servileri…..”
Sandılar doğdu içinden bir an
O, uzun gözlü, uzun saçlı peri.
Bu hazin yolcuların en küçüğü
Bir zaman baktı o viran kuyuya.
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
Parmağından sıyırıp attı suya.
Su çekilmiş gibi rüya oldu.
Erdiler yolculuğun son demine;
Bir hayal alemi peydâ oldu
Göçtüler hep o hayâl âlemine.
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Seneler geçti, henüz gelmediler;
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Oradan gelmeyecekmiş dediler.